Uzungöl Konaklama
Sümela’dan Uzungöl 122 km, 2 saatlik bir yol ama biz sabahtan Altındere Milli Parkını gezip, alışveriş için de Trabzon merkezde oyalanınca Uzungöl’e varmamız saat 18:00’i buldu. İnternet’te yaz aylarında, özellikle hafta sonu yer bulmamızın çok zor olduğunu yazmışlar, ben de önceden kulüp başkanı Aydın Mutlu ile iletişime geçip, teyit aldım. UDSAK (Uzungöl Doğa Sporları) Kamp alanı göl etrafındaki kalabalık ve curcunadan uzak ama yine de yürüme mesafesinde.
Şansımıza Aydın hocanın yıllık iznine denk gelmişiz. Kendisi de oradaydı ve ertesi gün (Pazar) ekipçe buzul gölleri doğa yürüyüşüne gideceklerini söyledi ve bizi de davet etti 🙂 . Bizim asıl planımız sabah göl üstü uçuş yapıp direk yola çıkmaktı ama bu fırsatı kaçıramazdık ve uçuşu Pazartesi gününe erteledik.
Akşam yemek yedikten sonra göl etrafında bir tur attık ama resim yok çünkü içimizden gelmedi. Şehirden doğaya kaçmak için Karadeniz’e giden Türk turistler için bütün anlamını kaybetmiş. Oteller, dükkanlar, restoranlar, seyyar satıcılar, panayırlar, elektrikli araçlar ve keşmekeş bir trafik içinde kayboluyorsunuz. Karadeniz’den ziyade Side sokakları gibi. Ama tam da bunları arayan Arap turistler için harika bir yer olmuş, zaten göl etrafında bizden başka pek Türk yoktu.
Haldizen (Demirkapı) Yaylası ve Buzul Gölü Yürüyüşü
Öğlene doğru bir minibüs dolusu insan Haldizen yaylasına doğru yola çıktık. Uzungöl’den Haldizen Yaylası 16 km – 45 dk. Uzungöl’den uzaklaştıkça yol bozulmaya başladı. Özellikle Demirkapı köyünden sonra Aygır gölüne giden yaklaşık 9 km lik kısımda asfalt yok, yol bozuk, dik ve virajlı. E haliyle köyün çıkışında araç hararet yaptı 🙂 biz de ne bekleyeceğiz, yürüyelim günü değerlendirelim dedik. Rakım yaklaşık 2000 metre olmasına rağmen hava çok sıcaktı ve kan ter içinde kaldık. Mis gibi çayırlar çiçekler, manzara muhteşem amma! (belki de gördüğümüz ilk yayla olduğu için çok etkilendim bilemiyorum)
Ekipten bir kaç kişi buralıydı. Eskiden insanlar kışı da burada geçirdikleri için ahşap yayla evlerinin penceresi olmazmış. Aydınlatma için pencereler çatıda olurmuş! Skylight kavramı bize dışarıdan gelmemiş yani, hep varmış 🙂 Şimdilerde yazın sıcağından kaçmak için gelindiğinden yeni evlerin penceresi var tabi.
Araç bizi aldığında konuşacak, hatta nefes alacak 🙂 🙂 halim kalmamıştı. Kendini asıl rotaya saklayıp araçta kalan Ozan beni gördüğünde “olm sı.tın” ifadesiyle bana bakıp sırıtıyordu. Neyse ki araçla yarım saat daha yol gittik de biraz soluklandım.
Buzul Gölü Yürüyüşü
Balık gölü pas geçip, Bayburt il sınırları içinde kalan Aygır gölünde aracımızdan indik ve vurduk kendimizi dağlara. Sırtı takip edip, ilk molamızı bu iki gölü gören bir noktada verdik.
Yürüyüşün bu kısmında da zorlandım ama hiç terlemedim, sanki iklim değişmişti. O zaman Bayburt sınırlarında olduğumuzu bilmiyordum tabi. İl sınırı değil iklim sınırı sanki 🙂 Bir şeyler atıştırdıktan sonra sırtı takip ederek yolumuza devam ettik ve hedefimiz olan Karagöl’e ulaştık. Manzara nefes kesiciydi. Aslında bu bölgedeki göllerin hepsi buzul gölü ama Karagöl konumu itibarıyla çok alımlıydı diyim hahaha 🙂 bir de bu manzarayı hak ettik canım!
Kabaca rotamız bu şekildeydi. Ekibin tamamı hedefimiz olan Kırmızı rotayı tamamladıktan sonra çarşaktan aşağıya iniş için malzemeleri tam olan 10 kişilik bir ekip Karagöl tarafından, biz de diğer hoca ile mavi rotayı takip ederek balık gölü kenarında bizi bekleyen aracımıza ulaştık.
Bu neşeli ve candan ekiple çok keyifli bir gün geçirdik. Ama o kadar yorulduk ki yemek hazırlayacak halimiz bile kalmadı.
Uzungöl Yamaçpaşütü ve “Parawaiting”
2. gecemizi de UDSAK kamp alanında geçirdikten sonra ertesi sabah yerel tandem pilotları ile Yaylaönü köyündeki kalkış alanına çıktık. Bir saatten fazla bekledik ama rüzgar bir türlü düzelmediği için uçuşlarını iptal ettiler, biz de boynumuzu büküp aşağıya indik tabi. Ama üzülmeyin yamaç paraşütü pilotlarının hava bekleme “parawaiting” olayına alışık olan köylüler bizi bahçelerindeki gölgeye davet edip çay ve sigara böreği ile beslediler, gırgır şamata da cabası tabi.