Sunset Beach Hotel
Afrika’ya ilk adımımızı, Şubat 2013’te, çalışmak için gittiğimiz Gabon’la attık. Uçağımız Libreville’e indiğinde hava hala karanlıktı. Otele vardığımız gibi yattık uyuduk. Otel biraz salaştı ama sabah odadan çıktığımızda dalga seslerini duyup, deniz kenarında olduğumuzu farkedince gözlerimiz açıldı, nutkumuz tutuldu!
O zaman geçici olarak kalacağımızı düşündüğümüz bu otelde bir buçuk yıl kaldık! Evimiz gibi oldu.
Yaşadığın yer ne kadar güzel olursa olsun bunu paylaşacak dostların olmadıktan sonra hiç bir yerin tadı olmuyor. Belki de bu yüzden Gabon’un bizdeki yeri ayrıdır. Ufak bir yanlış anlaşılma nedeniyle 😅 işteki ilk gününde, ofise bermuda şortu ile girdiği günden beri hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan Özerk sayesinde!
Ne kadar yoğun ve stresli geçmiş olursa olsun, günü Atlantik okyanusuna karşı dostlar ve şarkılarla sonlandırmak rutinimizin bir parçası olmuştu. Ekvator’da olduğumuz için hava hep sıcaktı ama güneş battıktan sonra deniz kenarında esen rüzgar hep serin hatta bazen polar giydirecek kadar soğuk oluyordu. Ama nadiren de olsa rüzgar kesilince, sivrisinekler saniyesinde saklandıkları yerden çıkıp saldırıya geçiyordu. Spor ayakkabımın üstünden sokulmuşluğum var!
Otel sahibinin evi de otelde olunca, misafirleri geldiğinde onlar da sahilde toplanıyorlardı. Tabi Özerk’in sesini duyan, fareli köyün kavalcısı gibi sese gelince, genelde biz de onlara katılıyorduk!
Akılda Kalanlar
Şehir dışında yeşilliklerin arasında olduğumuz için börtü böceğimiz eksik olmuyordu. En ürkünç olanı ise küçücük bir delikten geçebilen kocaman “huntsman” örümceğiydi. Zehirli olmasa da zıplıyor olması bence korkmak için yeterli bir sebep! Gerçi bir yılın sonunda bir elimde terlik bir elimde böcek ilacı profesyonel avcı oldum! Ama bir defasında, arkadaşın banyosunda, sadece gövdesi bile duş başlığı büyüklüğünde olan birini yakalamaya çalışırkenki tipimiz görülmeye değerdi. Youtube’ta izlenme rekoru kırardı diye düşünüyorum. Lakin Ozan hayvanı sopa ile dürtünce duvardan koluna zıplamasıyla, beşimiz birden geriye doğru sıçrayıp, gecenin 2sinde çığlıklar atarak koridora kadar kaçmıştık 😂.
Bir sabah Ozan benden önce çıkmış, ben de servis daha gelmediği için ağır ağır hazırlanıyordum. Bir ara kapının kilidinden tıkır tıkır sesler gelmeye başladı. Dedim kesin hırsız bu, Ozan çıkınca odada kimse kalmadı sandı herhalde. Hemen plan yaptım: sessizce kapıya yaklaşıp, aniden açıp hırsızı suç üstü yakalayacağım. Koridor boyunca neredeyse bütün odalarda bizim ekip kaldığı için bu kadar rahatım tabi! Ama hiç beklemediğim bir şey oldu, ben kapıyı AHA diye açınca bir baktım kimsecikler yok. İlk önce anlam veremedim, sonra gözüm aşağıya kaydı ve içeriye girmeye çalışan devasa yengeci farkettim!