Bangkok’da Hayat
Adalar gezimizden dönüp iş aramaya başladığımızda ilk 3-4 hafta Khao San civarında bir otelde kaldık. Aslında Bangkok çok büyük bir şehir, iş bulmadan ev kiralamak biraz riskli ama bir süre sonra duvarlar üstümüze üstümüze gelmeye başlayınca nehrin hemen öbür tarafındaki Pinklao bölgesinde ev bakmaya karar verdik.
İlk Evimiz
Pinklao bölgesinde bir çok apartmanı gezdik ama gözümüz hep uzaktan gördüğümüz, yeşillikler içindeki bu binadaydı. Fakat oraya çıkan yolu ancak bir iki gün sonra bulamadık. Çünkü Bangkok’da ara sokaklar ağ şeklinde değil de ağacın kökleri gibi olduğu için girişin yerini tam olarak bilmiyorsan ulaşamıyorsun.
Apartman yönetiminin gösterdiği daireleri dolaştıktan sonra, 12,000 bahta 22. katta 1+1 mobilyalı bir daireyi kiraladık. Muhteşem bir manzaramız vardı.
Apartmanın ilk yedi katı otopark, üstü de bahçe ve koşu parkuruydu. Hatta süs havuzumuz, içinde de Japon balıklarımız vardı.
Para ile çalışan çamaşır makinaları da bu katta olduğu için sık sık gidiyorduk. Beklerken de çevresi yaklaşık 200 metre olan parkurda yürüyorduk.
O zamanın dolar kuru ile 600 tl’ye denk geldiği için ilk başta normal gelse de bir süre sonra kiranın Bangkok için ne kadar yüksek olduğunu fark ettik. Ozan’ın çalışmaya başladığı okul da çok terste kalınca taşınmaya karar verdik.
İkinci Evimiz
Üç ay sonra ikinci evimize taşındık. Turistik yerlerden biraz uzaklaşmış ama çalıştığımız yerlere yaklaşmıştık.
Yeni evimiz tam bir Thai mahallesindeydi. Apartmanın önünde sunağımız, kuaför ve masaj salonumuz vardı. Olmazsa olmazlar!
İlk evimiz kadar gösterişli ve lüks olmasa da hem kirası sadece 5,500 bahttı hem de daha geniş bir daireydi. Ozan’ın okuldan bir çok arkadaşımızın burada kalıyor olması da avantaj oldu.
Sonradan kendimiz LCD televizyon ve küçük ama rahat bir köşe koltuk aldık.
Thailer genelde evde yemek yapmadıkları için içeride sadece küçük bir mutfak dolabımız vardı. Dışarda yemek yemek daha ucuza geldiği ve çok çeşit olduğu için zaten biz de evde pek yemek yapmıyorduk.
Bu arada müstakil evlerin de mutlaka dışarı da yemek pişirmek için ikinci bir mutfağı oluyor. Çoğu Thai yemeğini evin içinde pişiremezsin, o koku eve sindimi bir daha çıkmaz. Hani bizde de kızartmalar balkonda yapılırdı ya aynı mantık.
Bir kaç ay bu dairede kaldıktan sonra aynı binada boşalan köşe bir daireye geçtik. Eşya olmayınca taşınmak çok kolay oluyor tabi!
Bangkok’da yaşadığımız süre boyunca Türkiye’den bizi ziyarete gelen arkadaşlarımızı ve ailemizi bu evde misafir ettik. Gelen herkes sağolsun beyaz peynir ve sucuk getirdi. Yoğurdu da biz kendimiz mayalıyorduk, daha ne olsun!
Üçüncü ve Son Evimiz
Son yılımızda arkadaşlarımız ülkelerine dönüp apartmanda yalnız kalınca, ilk evimiz kadar pahalı olmayan hem de çok cici bir yere taşınmaya karar verdik.
Aynı mahallede 8,000 bahta 17. katta 1+1 mobilyalı bir daireyi kiraladık. Bu sefer taşınmak biraz daha zahmetli oldu çünkü insanlar hep mobilyalı evlerde kaldıkları için evden eve nakliyat diye bir sektör yok. Bizim de aslında sadece köşe koltuk, Tv, mikrodalga ve mutfak eşyalarımız vardı. Hatta ne kadar az eşya ile yaşıyoruz diye kendimizle gurur duyuyorduk. Ama nakliye için gelen kamyonetin şöförü eşyaları görüp, iki kişi bu kadar eşyayı ne yapıyorsunuz diye sorunca höd diye kaldık tabi. İçimden dedim “Bunlar eşya mı? Sen asıl Türkiye’deki eşyaları gör!”
Hep daha lüks, daha büyük, daha fazla diye diye ömrümüzü tüketiyoruz. Sadece 38 m² olan bu evde o kadar mutluyduk ki. Hiç birşeyin eksikliğini çekmedik. Gerçi bu ülkede kış yok, dolayısıyla yazlık kışlık nereye koydum derdi yok. Kamp malzememiz burada da vardı ama bisikletlerimiz ve paraşütlerimiz yoktu. Yine de eşyaları azaltmak ve hiç kredi kartı kullanmadan, tüketmekten ziyade, gezmeye ve keşfetmeye harcanmış üç yıl bize çok iyi geldi. Hayata ve dünyaya bakışımız değişti.
Uzun zamandan sonra ilk defa gerçek bir mutfağımız olunca heves edip daha sık yemek yapmaya başladık. Güvenlik kurallarına göre tüp yasak olduğu için elektrikli ocak almak zorunda kaldık. Küçük bir balkonumuz bile vardı. Salonda duman dedektörü olduğu için sigara içmek isteyen misafirleri balkona gönderiyorduk. Çünkü evde sprinkler sistemi vardı! Güvenliğe çok önem veriyorlardı, yangın tatbikatı bile yaptık bütün apartman!
Bu binanın da ilk 5 katı otoparktı. 6. katta havuz, spor salonu ve çamaşır makineleri vardı. Kaldığımız her apartmanda olduğu gibi burada da güvenlik kartı olmadan apartmana girilemiyordu. Ama burada kartsız asansör de çalışmıyordu. Hatta sadece kendi katın, havuz katı ve lobiye ulaşabiliyordun.
Ülkeden ayrılacağımız zaman, evi içindeki bütün eşyalarımızla birlikte bir arkadaşa devrettik. Kitaplarımızı ve Tayland’ı hatırlatacak bir kaç eşyayı önden postaladık ve geldiğimiz gibi sırt çantalarımızla geri döndük.