Golden Gate Köprüsü
San Francisco körfezinin sisi çok meşhurdur ama sabah uyandığımızda hava günlük güneşlikti. Kahvaltımızı odada yapıp Uber’le direk Golden Gate Köprüsüne gittik.
Tabi herkes fotoğraf çekebilmek için birbirinin önüne atladığı için ortam şöyle;
İnsan olmasın dersen direk var; direk olmasın dersen açı kötü derken fotoğraftan vazgeçtik. Geldik gördük işte daha ne olsun 😂😂 San Francisco’ya bir gün ayırdığımız için köprünün üstünden karşıya geçmedik. Yine Uber’le şehir merkezine geçtik.
The San Francisco Cable Car – Tramvay
Meşhur tramvaya binmek için Powell caddesi istasyonuna geldiğimizde uzun bir kuyrukla karşılaştık. Biz de bilet alıp sıraya geçtik. Tramvay yolun sonuna geldiğinde videodaki gibi tamamen insan gücüyle döndürülüyor.
Neredeyse bir saat sıra bekledik ama çok keyifli oldu, beklediğimize değdi.
Lombard Sokağı
Lombard sokağına geldiğimizde tramvaydan indik ve aşağı doğru yürümeye başladık.
Lombard sokağı aslında çok uzun hatta bizim otel de bu sokak üzerinde. Resimdeki ünlü yokuş sadece 160 metre uzunluğunda küçük bir parça. Çok oyalanmadan yokuş aşağı Fisherman’s Wharf – Balıkçı iskelesine doğru yürümeye devam ettik.
Pier 39 – 39. İskele
Fisherman’s Wharf bölgesi çok hoşumuza gitti. Sanki büyük şehirden uzaklaştık tatil kasabasına geldik. Biraz dolaşıp hediyelik eşya aldıktan sonra 😉 direk Ünlü Pier 39 – 39. İskeleye geçtik. Saat 14:00’e geliyordu ve açlıktan gözümüz dönmüştü! 😱 Hemen bir deniz ürünleri restoranına girdik.
Garsonumuz siparişi duyunca “Bunların hepsini üçünüz mü yiyeceksiniz!? 😱😱” diye kendini tutamayıp sorsa da 😂😂 aslında her Türk gibi biz de ortaya salata söylemiştik sadece ama o da ana yemek sayılıyor sanırım 😂😂
Biraz dinlendikten sonra iskeleyi dolaşmaya başladık. Mağazalar, restoranlar, tezgahta satılan meyveler…Tavsiye; ne kadar pahalı olabilir ki deyip fiyat sormadan tezgahtaki kirazlara saldırmayın!! 😱 😭
Deniz aslanlarını izleyip biraz deniz havası aldıktan sonra tekrar sokak aralarına daldık.
Golden Gate Parkı ve Japon Çay Bahçesi
Kilisenin karşısındaki parkta oturup meyvelerimiz yedikten sonra Uber’imize atlayıp 60’ların Hippie, günümüzün Hipster, mekanı Haight-Ashbury semtine gittik. Ozan burayı pek tekin bulmadı. Tamam garip tipler vardı ama ilginç bir muhitti. Oradan da yürüyerek Golden Gate Parkına girdik.
Park ücretsiz ama Japon çay bahçesine girmek için bilet almak gerekti. Çok güzel yapmışlar. Hava soğumaya başlamıştı biz de oturup yeşil çay içtik ısınalım diye.
Palace of Fine Arts Theatre – Güzel Sanatlar Sarayı
Sabah Golden Gate köprüsüne giderken yanından geçtiğimiz ve buraya mutlaka gelelim dediğimiz Palace of Fine Arts Theatre a vardığımızda saat 7’ye geliyordu. Çok güzel bir yapı, gençler mezuniyet fotoğrafı çektirmek için buraya gelmişlerdi.
Buradan sonra, yakın olduğu için, yürüyerek otelimize döndük. Bu bölgedeki evler de çok güzeldi.
San Francisco’ya bayıldık. Daha görülecek çok şey vardı ama belki bir dahaki sefere 😉😍
ABD – Araba ile Batı Yakası Turu – ilk yazıya dönmek için tıklayın