Tiflis’ten Chakvistavi’ye
Mtirala Milli Parkı Tiflis’ten yaklaşık 380 km uzaklıkta ve molalarla 8 saatten fazla süreceğini tahmin ettiğimiz için sabah erkenden yola çıktık.
Gideceğimiz yer aslında Batum’a çok yakın ama en sona bıraktık.
Ana yoldaki Milli Park tabelasından sonraki 1 saat, 15 km köy ve dağ yolları. Google haritalarda yolun son 3-4 km lik kısmı gözükmediği için rota hesaplatamadık ve çevrimdışı kullandığımız için uydu görünümünden de yolu kestiremedik. Aslında daha haritalardaki yolun sonuna gelmemiştik ama uzun süre tabela göremeyince önümüzdeki arabayı takip etmeye karar verdik. Adam nehrin karşısına geçti. Burdan sonra yol iyice bozuldu ve 10 dakika sonra adam geri dönmeye karar verdi!! Haydaaa!! Yanlış yolda mıydık? Yoksa arabasına kıyamadığı için mi yeri dönüyordu? Hiç bir fikrimiz yok. Offf… Devam… Tam umudumuzu kaybetmek üzereyken karşıdan gelen bisikletli amcayı gördük 🙂 Heyooo. Hemen durup selam verdik. “Mtirala National Park? …?” Sorumuzu anladı ama köy yeri tabi İngilizce bilmiyor. Kendi dilinde konuştu ama el işaretlerinden nehrin ters tarafında olduğumuzu, ilerideki köprüden karşıya geçip yola devam etmemiz gerektiğini anladık! “Madlouba! Madlouba!” diye kendi dilinde teşekkür edince çok hoşuna gitti. Mutlu mutlu ayrıldık 🙂
Mtirala Milli Parkı
Saat 16:30’da Milli Park Yönetim ve Turist Danışma Ofisine varmıştık. Nehir kıyısı tam çadırlıktı ama hem kalabalık bir izci grubu vardı hem de çok yorulmuştuk halimiz yoktu. Boş oda da olunca hemen yerleştik. Milli Park görevlisi akşam yemeği için 5 dk mesafedeki restorana yürüyerek gidebileceğimizi söyledi.
Nehir kenarında hava mis gibiydi. Yemeğimizi yiyip manzaranın tadını çıkardık.
Ertesi sabah çok erken kalktığımız için mutfak kapalıydı. Biz de nehir kıyısındaki piknik masalarında tereyağ ve balla kahvaltımızı yaptık.
Saat 7:30 olmasına rağmen hava çok sıcaktı ve nemliydi. Aslında günlerce süren yürüyüş rotaları var ama biz kısa bir tanesini seçip yürümeye başladık. Her yer yemyeşil ve hayat fışkırıyordu.
Ama bir saat sonra nem öyle dayanılmaz bir hal aldı ki geri dönmek zorunda kaldık. Sanırsın ki yağmur ormanındayız 🙂 🙂