Macgregor 26M ile İstanbul – Göcek Rotası 2021 – Marmara Geçişi

Gün 1 – 5 Gürpınar Barınağı

Küçükyalı’dan çıkış için rüzgarın hafif olduğu bir günü seçtik. Motorla basıp, İstanbul’dan ve büyük gemilerden bir an önce kurtulmak istiyorduk. Ama acemilikle hesaba katmadığımız bir şey vardı: Marmara’da rüzgar güney, güneybatı estiğinde yüksek dalga yapıyordu. Bakırköy taraflarına ulaştığımızda biraz sakinlese de çoktan içimiz dışımıza çıkmıştı bile.

Sabah 05:30’da yola çıkarken deniz sütlimandı.

İlk gün hedefimiz Silivri’ye varmaktı. Benzin almak için yarı yolda Gürpınar barınağına uğradık. Çıkışta koyu mavi bölgenin ucundan geçerken bir anda derinlik alarmı çalmaya başladı ve saniyeler içinde salma kayalara çarptı.

Kırmızı ok, salmayı çarptığımız yeri gösteriyor.

ilk başta ne olduğunu anlayamadık, acemilik, korku… Biraz açılıp goproyu suya saldık.

Salma kırılmış ve sallanıyordu.

Hemen barınağa geri döndük çünkü kafamızı toplayıp ne yapacağımıza karar vermemiz gerekiyordu ama maalesef kırılan parça yolda düşmüştü.

Bir kaç yeri aradık ama hem çok fahiş fiyatlar hem de çok uzun sürelerden bahsediyorlardı. Bir de hareketli salma fiber ve içi boş, su ile doluyor. Bu sistemi de bilmiyor gibilerdi. Amerika’dan orijinal salma alalım (shop.bwyachts.com) desek daha kısa sürede ve 900 dolara Türkiye’ye getirtebiliyorduk ama o da ucuz değil.

Biz de son çare teknenin eski sahibini arayıp sorduk. Silivri’de fiber tekne yapan bir tanıdıklarının telefonunu verdiler. Sağ olsun iki günde bize sıfırdan bir salma yaptılar. Bize git gel taksi parası ile birlikte toplam 1500 liraya mal odu.

Eski salmadan geriye kalan ve yeni salmamız.

Gün 6 – 10 Silivri, Kumbağ, Şarköy

Silivri ve Kumbağ’a gittiğimiz günler yelken havası olmadığı için hep motorla yol aldık, dolayısıyla yeni salma mızı deneyemedik. Ama Kumbağ’dan Şarköy’e geçtiğimiz gün hava muhteşemdi ve neredeyse yolun tamamını yelkenle gittik. Çok keyifli bir gün oldu.

Tamam artık bütün sıkıntıları geride bıraktık keyif yapalım derken salma da bir gariplik fark ettim. Yelken direğinin hemen altındaki yuvasına bakınca salma açılmış gibi duruyordu! Daha ne olduğunu anlayamadan, Ozan’ın tutunduğu bumbada kılıfının içindeki ana yelkenden yırtılma sesi geldi.

Yok artık, bu kadar aksilik üst üste gelemez…

Hemen Kaya Yelkeni aradık, resim gönderdik. Yelken yanmıştı, çok eskiydi, yarın getirirsek idareten yama yapabileceklerini söylediler. Fiberci de salmayı aynı gün içinde tamir edebileceğini söyledi. Sadece salma işi olsa Silivri’ye otobüsle gidip gelecekti ama Kaya Yelken karşıda olduğu için araba lazımdı. Şarköy’de kiralık araba kalmamıştı. Tekirdağ ve Beylikdüzü Avis’te de araba yoktu! Neyse ki babam işlerini ayarlayıp Lüleburgaz’dan gelebildi. Onun sayesinde aynı gün içinde her şey halloldu.

Ertesi sabah Salma ilk denemede yuvasına girmedi tabi ki! Neyse ki Ozan’ın alet çantasında taş motoru da vardı. Düzelterek üçüncü denemede yerine oturttu.

Gün 11 Gelibolu Barınağı

Hava durumuna göre öğleden sonra rüzgar 30 knotları buluyor ve iki üç gün öyle devam ediyordu. Biz de gün doğarken yola çıkıp, rüzgar iyice şiddetlenmeden Gelibolu’ya vardık.

Barınağın hemen girişinden feribotlar kalkıyor

Salmamızı toplayıp barınağa doğru döndük. Haritaya göre restoranların arasından geçen 9 metre genişliğindeki kanalı tam karşımızda görmemiz gerekiyordu ama bir beş dakika girişi bulamadık. Çünkü girişin hemen yanında kocaman bir feribot vardı! Hatta tam biz kanala girerken motorunu çalıştırınca yaptığı akıntı bizi sancağa doğru sürüklediği için biraz zorlandık ama Ozan kaptan alnının akıyla bu sınavı da geçti 🙂