Martvili – Okatse Yolu
Yolumuzun üstünde mutlaka bir şeyler buluruz deyip Martvili’den ayrıldığımızda saat 12:00 ‘yi geçmişti. Tam umudumuzu kaybetmişken ağaçların arasında, duvarında yemek resimleri olan, pembe bir ev görünce hemen durduk. Nehre bakan terasında tatlı bir esinti vardı. Menü İngilizce’ydi ama servis yapan bayan İngilizce bilmediği için ben yine o piti piti metoduyla bir yemek seçtim, ortaya da bir salata söyledik en kötü ekmekle onu götürürüm dedim. Fakat bu sefer doğru bir tercih yapmıştım: Ostri (güveçte et) ! et lokum gibi pişmiş, soğan vb ve tabi ki kişniş 🙂 🙂 Yemeğimizi yerken yanımıza Türkçe bilen bir abi geldi, onunla biraz sohbet ettik. Meğer Türkiye Gürcistan arası otobüs şoförlüğü yapıyormuş. Yemeğin üstüne bize çay getirdi, sizde adet bu diye 🙂
Okatse Kanyonu
Turist Danışma ve bilet ofisinin otoparkına arabamızı bıraktıktan sonra biletimizi almak için içeriye girdik. Kanyon ve içinde bulunduğumuz binanın olduğu makete şöyle bir göz attıktan sonra rota tabelasını takip ederek ormanın içine doğru yürümeye başladık. 20-30 metre sonra arkamızdan bir adam gelip 2-3 kelimelik İngilizcesiyle bize bir şeyler anlatmaya çalıştı “blabla 7 km blabla 25 lari blala taksi”. Adamın bizi dolandırmaya çalıştığından emindik, açıkçası tipi de hiç güven vermiyordu. Ben yolu biliyorum eyvallah deyince “mal turistler” gibi bir ifade ile sırıtıp gitti.
Tabi içimize bir kurt düştü. Git git orman. Aslında çok güzel bir rota ama o gün de hava öyle bir sıcak ki! 1,5 km işaretinden sonra etrafımızda bizden başka kimse kalmadı. Patika da yokuş aşağı doğru inmeye başlayınca kesin sı.tık göremeden geri döneceğiz derken karşı tepede makette gördüğümüz bina belirdi. Meğer bilet aldığımız bina makette yokmuş! 2,7 km yürüdükten sonra asıl hedefimize ulaştık. Güneş beynimize geçti ve terden elbiselerimiz üstümüze yapıştı, sefil bir haldeyiz yani :). Asıl acı olan bu noktada park etmiş bir sürü araç olmasıydı! Buraya kadar arabamızla gelebilirdik!
Hiç oyalanmadan biletlerimizi gösterip yürüş platformuna ulaşmak için askıdaki merdivenlerden aşağı indik.
Burada da inişli çıkışlı yaklaşık 2 km lik bir yol var. Yükseklik biraz rahatsız ediyor açıkçası. Yolun sonunda hedefimiz;
Yürüyüp etrafa bakarken pek sıkıntı olmadı da poz vermek için kafamı kaldırınca başım dönmeye başladı 🙂
Askıdaki platformlarda sadece tek yönde gidilebildiği için buradan tekrar merdivenle yukarı tırmanıp arabaların olduğu yere geri yürüdük. Ve yolun başında konuştuğumuz taksici sırıtarak bizi selamladı “25 lari ..!” 🙁 🙂 Karışık duygular… Kararlıydık 10 lari den fazla vermeyecektik, dönüş yolunu da biliyorduk, yürümeye devam ettik. Arkamızdan bağırıyordu “20lari…!….15lari…!” cık. Sonra aracında 3 kişi olan başka bir Lada Niva 10 lari ye bizi de alabileceğini söyleyince hiç düşünmeden atladık araca. Ormanın içinde bir açıklıktan gidiyorduk ama yol değildi. Karşıdan araç gelince bizimki gerekirse 45º lik yamaca sürüp yol veriyordu. O zaman anladık ki bizim araç mümkün değil buraya ulaşamazmış.