Durban 1. Gün
Kaldığımız yer Durban şehir merkezinin yaklaşık 45 dakika kuzeyinde lüks sitelerin ve mekanların olduğu, beyazların yaşadığı Ballito bölgesindeydi. İlk günün sabahında günlük güneşlik bir havaya uyandık.
Zulu Kabilesi
Kahvaltıdan sonra Durban’ın batısındaki Phezulu Parkına gidip Zulu kabilesinin geleneksel yaşamı ve dansları ile ilgili bir şova katıldık. Mesela başlık parası minimum 11 inek!
KwaZulu-Natal adından da anlaşılacağı gibi Zulu’ların bölgesi, dolayısıyla şehirde yaşayan yereller de Zulu. Hatta bizi misafir eden arkadaşımız da buralarda doğup büyüdüğü için İngilizce + Zulu konuşuyordu.
Dans şovundan sonra yemek pişirilen kulübenin içinde toplandık. Gelenek ve görenekleri dinledikten sonra su kabağı matarası içinde kendi yaptıkları geleneksel içkiyi elden ele dolaştırıp içtik. Tadı biraya benziyordu ama yoğunluğu hindistan cevizi suyu gibiydi.
Durban Merkez
Sonrasında Duban’daki uShaka Marine World’e doğru yola çıktık. Şehir merkezini de ilk defa o zaman gördük. Bir zamanların görkemli liman şehiri resmen kaderine terkedilmişti. Uzun zamandır tadilat görmemiş yıkık dökük binalar, kapanmış dükkanlar… Aslında bu haliyle bile Dar Es Salaam’dan kat kat daha güzel ve moderndi ama Ryan’ın gençliğinde Cape Town’a taş çıkartacak güzellikte bir şehirmiş! Ama şuan sokakta yürüyen bir tane bile beyaz yoktu, olanlar da ya evsiz ya da uyuşturucu bağımlısıymış. Apartheid döneminde insanları bölgelere ayırmalarının buna büyük etkisi olmuş.
uShaka Marine World’un olduğu bölgeye geldiğimizde ise şehrin çehresi tamamen değişti. ilk önce yemek yemek için Village Walk Alışveriş Merkezinin içinden sahile doğru yürüdük. Bu arada başka bir Zulu dans gösterisine denk geldik.
Durban sahili gerçekten çok güzelmiş.
Kuzey Durban
Yemekten sonra uShaka Marine World akvaryumunu gezip şovları izledikten sonra günbatımında manzaraya karşı bişeyler içmek için Umhlanga’daki The Oyster Box Hotel‘e gittik. Otel 1947 yılında açılmış ve mimarisinden, çalışanların üniformalarına, insanların tavrından beş çayı sunumuna kadar tam da filmlerdeki sömürge dönemi lüksünü yansıtıyordu. Parmak arası terlikle gittik yahu ve içeri aldılar hahaha!
Tamam, teras standart deniz kenarı oteli havasında, ne kadar lüks olduğunu belli etmiyor. Ama oraya çıkana kadar ağzım açık kaldı ve hiçbir yeri çekemedim çünkü utandım, hahaha!
Akşam da Ballito’daki Mythos Yunan Tavernasına gittik. Yemekleri zaten lezzetliydi bir de her ayın son cuma akşamı yapılan Zorba dans şovuna denk gelince çok eğlendik. Bir yandan da restoranın sahibi içi uzo dolu ilaçlama spreyi ile masaları dolaşıp insanların ağzına uzo sıkıyordu! instagram hesabımdaki hikayeler için tıklayın.
Ertesi gün bol aktiviteli bir gün olacağı için fazla geçe kalmadan evimize geri döndük