Koh Adang Hazırlıkları
Aralık 2010 Noel tatilinde, Tarutao Milli Parkı kapsamındaki adalardan biri olan Koh Adang’da kamp yapmaya karar verdik. Adada sadece Milli parkın tesisleri vardı. Resmi websitesinden en fazla üç gün için rezervasyon yapıyorlardı ama gidince uzatılabildiğini biliyorduk. Bu sefer yanımızda bir kaç gün dayanacak yiyecekler, ekmek, kaşar, konserve vb de götürdük. Tren yolculuğu yaklaşık 17 saat sürdüğü için yarım yarım iki gün kaybedecektik ama bir hafta aynı yerde kalacağımız için gözümüzde pek büyütmedik. Bangkok – Hat Yai Trenine bize en yakın olan Salaya istasyonundan bindik.
Tren Yolculuğu ve Feribot
Yataklı trene ilk defa bineceğim için çok heyecanlıydım. Özel kompartmanlı 1. sınıf biletleri neredeyse uçak biletiyle aynı fiyat olunca 2. sınıf bilet aldık. Ama korktuğum gibi olmadı, çok rahat ettik.
Bir süre manzaranın tadını çıkardıktan sonra ayağımızın altındaki bölmeden masayı çıkartıp kağıt oynadık ve akşam yemeğimizi yedik. Saat 9’a doğru da görevli gelip tek tek herkesin yatağını hazırladı. Tek sıkıntım çok soğuk olmasıydı. Ama Tayland’da bu çok normal olduğu için hazırlıklı gelmiştik.
Ertesi sabah, Haat Yai istasyonunda indiğimizde acaba buradan limana nasıl ulaşırız derken, hemen yolun karşından kalkan Pak Bara minibüslerini bulduk. Pak Bara Limanından büyük hız teknesi ile Koh Lipe’ye, oradan da long-tail kayıkla Koh Adang’a geçtik.
Koh Adang
İlk iş çadırı kurup, hamakları astık.
İlk bir kaç gün hava rüzgarlı ve biraz kapalı olduğu için asıl geliş amacımız olan tekne turlarını ve efsane mercanları sona bırakmaya karar verdik. Gerçi bizim adanın etrafında bile deniz yaşamı çok canlıydı.
Restoran Similandakine göre çok daha büyüktü, menüsü genişti ve buzdolabı vardı.
Bir de adada sonradan adının Uçar maki olduğunu öğrendiğimiz, 60-70 cm boyunda, ağaçtan ağaca uçan hayvanlar gördük.
Gece çadıra hayvanlar gelmesin, karınca olmasın diye yiyeceklerimizi ağaca asıyorduk.
Bir gün de karşıdaki Lipe adasına geçip sunrise plajında şnorkel yaptık. Şehirden kaçıp geldiğimiz için kasabayı dolaşmadık, dolayısıyla bu adanın tadını ancak üç yıl sonraki gelişimizde çıkarabildik.
Deniz biraz sığdı ama resmen palyaço balığı tarlası gibiydi.
Tekne Turu – 1. Gün
Milli Parkın organize ettiği bir long-tail tekne ile tura çıktık. Rotamız Adang, Rockroy ve Rawi adaları ile etraflarındaki mercanlardı.
Yukarıdan bakınca maviye kayan soluk renkli mercanlar yaklaştıkça rengarenk çiçek bahçesine dönüşüyor.
Genelde mercanlardan pek uzaklaşmamaya çalışıyorum, çünkü suyun derinleşmeye başladığı yerlerde başım dönüyor, içim daralıyor ve korkmaya başlıyorum. Ama ne zaman Ozan’dan ayrılsam efsane şeyler bulup geldiği için genelde takip etmeye çalışıyorum. Lakin, o gün Ozan hemen ilerimizde kocaman bir denizanası işaret ettiğinde, ilk tepkim arkamı dönüp ters tarafa yüzmek oldu. Yani kucaklasam ellerim arkada kavuşmaz, o kadar büyük! Meğer Ozan yaklaşalım demek istemiş, 2 dakika sonra arakasına baktığındaysa benden eser yokmuş! 😂
Öğlen yemeği için Rockroy adasında mola verdiğimizde hava kapatmaya başlamıştı. Koh Rawi yolunda da yağmur başlayıp üşüyünce huysuz şirine bağladım tabi!
Ama adada kuru kıyafetlerimi giyip ısınınca kefim yerine geldi. Tabi Ozan yine de kendini garantiye almak için bana kendi pançosunu giydirdi!
O akşam yemekte Şilili çok tatlı bir çiftle tanıştık, geç saatlere kadar muhabbet ettik. Çektiğimiz fotoğrafları görünce ertesi gün bize katılmaya karar verdiler.
Tekne Turu – 2. Gün
İlk önce kaldığımız adanın diğer ucundaki bir plaja gittik.
Daha sonra daldık mercanlara.
Adada Yılbaşı
O akşam yılbaşıydı, Koh Lipe’ye geçip resortlardan birinin yılbaşı partisine katılabilirdik ama onun yerine Adang’da kalmayı tercih ettik. Herkesin o kadar farklı bir hikayesi vardı ki zamanın nasıl geçtiğini anlamadık bile. Gece yarısına doğru bütün ada ahalisi içeceklerimizi alıp sahile geçtik. Ve yeni yıla, Lipe adasının her bir köşesinden atılan yüzlerce havai fişeğin oluşturduğu ışık şovunu izleyerek girdik. Hayatımın en unutulmaz anlarından biriydi.