Floransa 2.Gün
İlk gün sokaklarında dolaşırken Assassin’s Creed’im depreşmişti ama asıl sabah odanın penceresinden dışarı bakınca dedim ki, lan şimdi burdan çatıya çıksam, şu kuleye tırmansam, çatılardan şehri dolaşsam acaba Ezio Auditore da Firenze ile karşılaşırmıyım!!
Bugünü tamamen Floransa’ya ayırdık. İnternette çok kalabalık olduğu ve uzun kuyruklar oluştuğunu hatta mümkünse bileti önceden almamızın iyi olacağını okuyunca sabah kahvaltıdan sonra ilk iş Galleria dell’Accademia müzesi ne gittik. Ama oraya vardığımızda yanlış girişe geldik zannettik çünkü kapıda hiç kimse yoktu!! Hiç kimse!! Sezon dışı gezmenin avantajları 😎 Güzel bir müzeydi, bütün salonları dolaştık, ama itiraf edeyim sadece Michelangelo’nun David heykelini görmek için gittik ve muhteşemdi. Heykelin kendisinden sonra en favorim kadınlar tuvaletindeki kapılara yazılmış yorumlardı! Sesli güldüm yani 😂
Galleria dell’Accademia’dan çıktıktan sonra Bargello Sarayı müzesine – Museo nazionale del Bargello – girdik.
Burasıyla ilgili aklımda kalan, dikkatimi en çok çeken yeri avlusuydu.
Vecchio Sarayı Müzesi
Buradan sonra asıl hedefimiz olan Palazzo Vecchio sarayına geçtik. Sarayın iç avlusu baya kalabalıktı. Arada bir kaç tane de elinde enstrümanıyla bandocu vardı. Atina’daki gibi bir tören/gösteriye mi denk geldik dedik ama mezuniyet töreni dediler biz de pek üstünde durmadık.
İlk iş şehri yukarıdan izlemek için kulesine tırmandık. Bu sefer bir önceki günkü hatamızdan ders alıp yavaş yavaş çıktık, yukarıya vardığımızda ciğerlerimiz yanmıyordu.
Romantik bir insan hiç değilimdir ama insana zamanda yolculuk yapmış hissi veren, tarihi dokusunu hiç bozmamış olan bu şehri izlemeye doyamadım.
Duomo ve Biz 🙂
Ve tabi ki yine kule vinçler. Bu sefer algıda seçicilik olduğunu sanmıyorum, lakin gözden kaçacak gibi değillerdi! En azından gittiğimiz hiç bir yer kalabalık değildi 😂😭.
Kuleden inince sarayın içini dolaşmaya başladık, gerçekten güzeldi. Kısmen restorasyon olan odaya geldiğimizdeyse içerinden çok güzel kokular gelmeye başladı. Ozan yemek/tatlı kokusu olduğunu iddia etti! Ama müzenin içinde ne yemeği, açlık başına vurdu diye dalga geçtim tabi haliyle. Biraz daha yürüyüp dar bir koridordan geçtikten sonra kendimizi şurada bulduk;
Duvarları devasa tablolarla kaplı kocaman bir salon ve polis okulu mezuniyet töreni!
Biz aşağı inip salona vardığımızda tören bitmiş insanlar yandaki salona doğru yürüyorlardı. Biz de o tarafa yani çıkışa doğru yöneldik. Ve baam, güzel kokuların kaynağı: açık büfe!! Tabi bu arada açıklıktan gözüm dönmüş olduğu için hiç sorgulamadan oraya doğru yöneldim, hani çizgi filmlerde koku kahramanımızı burnundan taşır ya, hah aynen öyle 😂 Sonuç: görevli polisler önümü kesip kibarca “hadi canım başka kapıya” dediler hahaha.
Sonrasını hatırlamıyorum, gözlerimi açtığımda pizzacıdaydık .
Yemekten sonra Arno nehrinin karşısına geçip Piazzale Michelangelo Meydanına çıktık. Yokuş yukarı biraz yorucu oldu ama değdi doğrusu. Caffe latte’mizi yudumlarken hem dinlendik hem de Floransa manzarasının tadını çıkardık.
Geri dönüş yolunda, resimdeki Vecchio köprüsünden karşıya geçip Uffizi Galerisine yürüdük. Müzesi ne girmedik ama U şeklindeki binanın ortasında kalan koridor oldukça renkliydi.
Saray ve Müze içindekileri saymazsak kabaca aşağıdaki kadar yol yürümüşüz.
Avrupa’ya İlk Adım – Neye Niyet Neye Kısmet – ilk yazıya dönmek için tıklayın