Atina , İlk İzlenimler
Havalananından kalacağımız otele metro ile gidilebildiğini ve hangi durakta inmemiz gerektiğini yola çıkmadan önce not almıştım. Ama metro istasyonundaki durak haritası Yunanca ve birden fazla hat olunca kalakaldık. Google haritalarda durağın adı “Phix”, daha sonra Atina merkezde göreceğimiz tabelalarda ise Fix olarak geçiyordu. “Φ” ile başlayıp kısa olacağından emindik, baya da uğraştık ama yine de danışmaya sormadan işin içinden çıkamadık.
Neyse platforma indik, haydaa, ilk durak ama iki tren var. Ben bodozlama soldaki trene bindim ama bi gariplik var. İçeride ne harita, ne elektronik tabela hiç bir şey yok. Meğer bu bir süre aynı hatta gidip merkeze girmeden ayrılan banliyö treniymiş, hemen inip karşıdakine yöneldik. Bu arada başka bir turist çift yanımıza gelip hangi trene binmeleri gerektiğini sordu. Ben de sanki onuncu gelişim gibi kendimden emin; buna bineceksiniz… 😎😂 diyorum.
Metrodaki görevli o kadar detaylı ve güzel tarif etmiş ki bundan sonrasını elimizle koymuş gibi bulduk. Otel de metroya yürüyerek 5 dk mesafedeydi. Eşyaları odaya bırakıp, resepsiyondan da bir şehir haritası alıp düştük yola.
Otelin bulunduğu sokak bana İzmir’i hatırlattı. Işıktan parlamış ama yolun sonu da Akropolis.
Plaka Sokakları
Buradan sonra ara sokaklara dalıp Atina’nın tarihi bölgesi olan Plaka’yı keşfe çıktık.
Kabaca bir yön belirledik ama ilgimizi çeken bütün sokaklara girip çıkınca bambaşka yerlere vardık.
Bir saatten fazla dolaştıktan sonra kendimizi kalabalık ama çok cici bir barlar sokağında bulduk. Hatta Hard Rock Cafe de 150 metre ilerideydi ama manzara önemli!
Tabi ki ilk iş yerel bira Alfa’nın tadına baktık. Karşımızdaki de Attalos Stoası imiş. Gelen geçen insanları inceleyip, manzaranın tadını çıkardıktan sonra yolumuza devam ettik.
En son, sokak aralarından otele dönmeye çalışırken tesadüfen rüzgar kulesine denk geldik. Cep telefonuyla çektiğimiz için çok net çıkmamış ama manzara muhteşemdi.
Avrupa’ya İlk Adım – Neye Niyet Neye Kısmet – ilk yazıya dönmek için tıklayın