Zilkale ve Palovit Şelalesi
Bu bölgede kamp yapılabilecek sadece 2 adet işletme var. Bir tanesi Ayder yaylası Ihlamurlar Altında Camping diğeri de Çat köyü Cancık Pansiyon ama ikimiz de o kadar yorulmuştuk ki direksiyon başında uyuklamaya başladık ve Fırtına vadisinde kalacak bir yer bulmaya karar verdik. Taka Rafting ekibinin ne kadar güler yüzlü ve samimi olduğu ile ilgili bir kaç yorum okumuştum, dedik isteyenin bir yüzü kara 🙂 Aslında burası kamp alanı değil ama sağ olsunlar 2 gece kalabileceğimizi söylediler ve hiç bir ücret talep etmediler.
Ertesi sabah erkenden yola çıktık. Kahvaltımızı Çamlıhemşin Konaklar köyünü geçtikten sonraki köprünün altında yapıp hızlıca yolumuza devam ettik. Önce Zilkale ardından da Palovit şelalesine gittik.
Çat Köyü
Sonrasında biraz kararsız kaldık çünkü insanlar buraya genelde turla geldiği için yaylalar hakkında pek kaynak bulamamıştım. Biz de Çat köyüne kadar gidip bir bakmaya karar verdik. Buradan sonra yollar bozulmaya başladı.
Çat köyüne varmamız öğleni buldu. Cancik Pansiyonun önünden geçerken arkamızdan biri seslendi ve arabanın yanından kafayı uzatıp “siz Kaz dağları turuna gelmek isteyip sonra tur iptal olunca gelemeyen çift değil misiniz?” dedi. Biz böyle kaldık … bi sessizlik oldu, herkes birbirine baktı ve gülmeye başladık. Yok artık!! Yuh! Meğer tam biz oradan geçerken Instagram’da paylaştığım Ozan’ın fotoğrafına bakıyormuş 🙂 Daha önce sadece telefonda konuşmuştuk Emrah Hoca ile! O da Patika Tur ekibi ile bir faaliyetten dönüyormuş. Bölgeyi avucunun içi gibi biliyor tabi! Bizim seviyemize uygun bugün içinde tamamlayabileceğimiz doğa yürüyüşü rotalarını detaylı bir şekilde anlattı muhabbet de çok keyifliydi ama geçe kalmamak için acele etmemiz gerekiyordu. Cancik Pansiyonun enfes balık çorbasını nefes almadan içip, orada tanıştığımız yalnız gezgin Figen ablayı da alıp çıktık yola. Bu arada arka koltuklar yatırılmış, araba ağzına kadar doldurulmuş vaziyetteydi. Bir kişilik daha yer açmak için eşyaların bir kısmını Pansiyonda bize gösterdikleri bir yere bıraktık, akşam dönüşte de Figen ablayı bırakıp eşyaları geri yükledik.
Çiçekli Yaylası
Cancik Pansiyon Çiçekli yaylası arası 13 km, yaylaya kadar araba ile çıkılabiliyor ama yol bozuk, dik ve virajlı. Google haritalarda evlerin orada yol bitiyor ama aslında sırtın ucuna doğru devam ediyor. Yolun sonunda çeşme ve 5-6 arabanın park edebileceği bir açıklık var. Bu son 500-600 metrelik kısımda yol çok dar ve uçurum tarafında oturan ben Ozan’ın beynini yedim korkudan hehe. Ama yayla adını hak ediyor, arabadan inip manzarayı görünce çimlerde yuvarlanasım geldi 🙂
Verçenik Yaylası ve Kapılı Göller Yürüyüşü
Çiçekli’den Verçenik yaylası 20 km ama yol neredeyse 1 saat sürdü. Bu yaylada yaşayan yok, sadece sürüler ve çobanların kaldığı barınaklar vardı. Dolayısıyla yol yol değil zıp zıp çok yordu ama bu manzaraya değer.
Aracımızı bırakıp, dereyi takip ederek yavaş yavaş tırmanmaya başladık. İlk 1 saatlik kısım aşağıdaki gibiydi.
Haritaya göre çok az bir mesafe kalmıştı, geldik derken fark ettik ki göllere ulaşmak için kayalık dik bir tepeye tırmanmanız gerekecek. Kısa bir mola verip bişeyler atıştırdık ve terimiz soğumadan yola koyulduk.
2 saatlik bir yürüyüşten sonra göllere ulaştık.
Kapılı göller buzul gölü ve rakım 3000 metre olduğu için Temmuz ortasında olmamıza rağmen karlar tamamen erimemişti. Yani su ÇOK soğuk ama bu sefer hazırlıklı geldim ve suya girdim. Tabi 1-2 dk yüzebildim sadece 🙂 🙂
Kuruyup Isındıktan sonra çok oyalanmadan yavaş yavaş dönüş yoluna koyulduk.
Araca geri döndüğümüzde hava hala aydınlıktı ama Fırtına vadisi araba ile 2 saat sürdüğü için Taka rafting’deki çadırımıza ulaşmamız saat 21:00 i buldu.